Ticaret savaşları, dünya genelindeki ekonomik dengeleri alt üst ederken, ABD’deki siyasi tartışmaların da merkezine yerleşti. Donald Trump’ın 2016 seçimlerinde kazandığı destek, uyguladığı politikalarla zenginleşmişken, günümüzde bu destek giderek azalıyor. Son yapılan anketler, Trump’ın ticaret politikalarının, özellikle de Çin ile yürüttüğü ticaret savaşlarının, Amerikan halkı arasında ne kadar olumsuz bir etki yarattığını ortaya koyuyor. Peki, ABD’lilerin Trump’a olan desteğini azaltan bu ticaret savaşları gerçekten nasıl geri tepti? İşte bu sorunun detaylarına birlikte bakalım.
Ticaret savaşı olarak adlandırılan bu süreç, iki büyük ekonomi olan ABD ve Çin arasındaki ticaremizin çeşitli alanlarda engellenmesine ve gümrük tarifelerinin artmasına neden oldu. Trump yönetimi, yerli ürünleri koruma ve Amerikan iş gücünü güçlendirme amacı güderek, özellikle Çin’den gelen ürünlere yüksek gümrük vergileri uygulamaya başladı. Ancak bu durum, kısa vadede olumlu bir etki yaratsa da, zaman içerisinde Amerikan tüketicisini olumsuz etkileyen sonuçlar doğurdu.
Yüksek gümrük vergileri, ithal ürünlerin fiyatlarının artmasına neden olurken, bu da Amerikan ailelerinin bütçelerine yansıdı. 2020 yılından itibaren bu durum daha da belirginleşti. Örneğin, ithal çelik ve alüminyum ürünlerine uygulanan gümrük tarifeleri, inşaat sektöründe maliyet artışlarına yol açtı. Aynı zamanda, teknoloji ve elektronik sektöründeki birçok ürün de bu tür tarifelere maruz kaldı. Sonuç olarak, ABD halkı, Trump’ın politikaları dolayısıyla artan fiyatlardan oldukça rahatsız oldu.
Yükselen fiyatlar, Trump’a olan destek oranlarını doğrudan etkiledi. Anket sonuçları, öncelikle bağımsız seçmenlerin önemli bir kısmının Trump’ın politikalarına karşı tavır almaya başladığını gösteriyor. Özellikle bağımsız seçmenlerin, düşük gelir grupları arasında yaptığı kapsamlı araştırmalar, bu kitle üzerinde Trump’ın ticaret politikalarının olumsuz etkiler yarattığını ortaya koyuyor.
Ekonomik kaygılar, seçmenlerin genel politik duruşlarını etkiledi. Seçmenler, sadece Trump’ın ticaret politikalarının sonuçlarını değil, aynı zamanda bu politikaların arka planındaki düşünce yapısını da sorgulamaya başladı. Ekonomi odaklı bir medya taraması, halkın büyük bir bölümünün Trump’ın ulusal güvenlik adına yürüttüğü ticaret savaşlarının, aslında yerli üretimi koruma çabasıyla çeliştiğini düşündüğünü gösteriyor. Günümüzse, ekonomik sorunlar nedeniyle işsizlik ve ekonomik eşitsizlik gibi konuların gün yüzüne çıkması, seçmenler arasında büyük bir huzursuzluk yaratmakta.
Sonuç olarak, ticaret savaşlarının geri tepmesinin Trump’ın destek oranlarına etkisi, seçmenlerin ekonomik gerçekleri göz önünde bulundurarak politik tercihlerinde değişiklik yapmalarına neden oluyor. Bu durum, 2024 başkanlık seçimleri için, Trump’ın yeniden seçilme şansını tehlikeye atabilir. Ekonomik sorunlar ve artan yaşam maliyetleri, ABD’lilerin Trump’a olan desteğini daha da azaltabilir. Bu noktada, Trump’ın ticaret politikalarını gözden geçirip geçirmeyeceği ve bu konuda atacağı adımlar, önümüzdeki dönemde büyük bir merak konusu olmaya devam edecek.
Ancak, Trump’ın karşıtları da benzer bir durumda. Ekonomik yapının değişimi, muhalefet partisi için yeni fırsatlar sunabilir. Ekonomideki belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda, muhalefet partisi, seçimlerde daha sağlam bir platform oluşturmak ve toplumsal kaygıları gidermek için etkili stratejiler geliştirmek zorunda kalacak. Bu bağlamda, ticaret savaşlarının etkileri, sadece Trump’ın politikalarına değil, aynı zamanda genel olarak ABD siyasetine de yön verecek gibi görünüyor.
Özetle, ticaret savaşları ABD'deki birçok seçmeni olumsuz etkiliyor ve Trump’a olan desteğin azalmasına yol açıyor. Ekonomi, politikaların bir arka planı olarak öne çıkarken, bu durum election'da belirleyici bir faktör olma potansiyeli taşıyor. Şimdiden 2024 seçimlerine yönelik gözler, Cumhuriyetçi Parti’nin Trump'dan sonra kimleri ön plana çıkarabileceğine çevrilmiş durumda.